Cumartesi, Ocak 29, 2011

DUNYANIN UCUNDAKI SEHIR USHUAIA

Bugün aylaklık yapacağım. Yeni hostelime yerleştikten sonra sokaklarda dolanıyorum. Cezaevinden döndürülmüş bir müze var.onu arıyorum ama yanlış müzeye gidiyorum. Valilerden birinin evi. Matah bir şey yok. İkinci müze buranın yerlilerine ait. Epey ilginç. Buranın yerlileri Yamana’ları anlatıyor. 1800 lerde buraya bir İngiliz misyoner geliyor, yerlilerin dillerini öğreniyor ve bir sözlük hazırlıyor. Ushuaia’ya yönetici olması teklif ediliyor ama o kabul etmiyor. Bugün buranın en meşhur gezi alanı olan Hamberton çiftliğine yerleşiyor. Ben bu adamı çok sevdim. Onun 5. kuşak torunları şimdi bu çiftliği işletiyor ve para kazanıyorlar. Ushuaia’da gidilecek en önemli yerlerden biri.
VALININ EVININ BAHCESI BU CICEKLER HER YERDE VAR

Oradan eskiden cezaevi olan müzeye gidiyorum . Gerçekten ilginç bir müze. Benmüzelere pek bayılmam. Ama bu müze gerek cezaevinin, gerek buranın ve güney kutbunun tarihini çok güzel anlatıyor. Geçmişte Ushuaia Sibirya gibi mahkumların sürgün yeri imiş ve açık cezaevi imiş. Açık olmasına rağmen kimse kaçamamiş. Zira kaçanlar bir süre sonra soğuktan ve açlıktan hapishaneye geri dönüyorlarmış. Bir tek siyasi bir tutuklu kaçmış onu da almaya bir gemi gelmiş yani örgüt işi.bir de komik bir hikaye var. Kepçe kulaklı adamın biri üç beş kişi öldürmüş . Bu adamın katil olma sebebi kulaklarıdır diye düşünüp kulaklarını ameliyat etmişler.
CEZAEVİNİN İÇİ
CEZAEVİNİN PLANI ŞİMDİ MÜZE

Cezaevini mahkumlara 1902 yılında yaptırmışlar. İlginç bir mimarisi var. Mahkumların hayatlarını ve bu bölgenin, güney kutbunun keşfini gösteren belgeler var. 3 saat keyifli bir gezi yapıyorum. Bu arada bir yığın gemi batmış. Onları da gösteriyor . Ben de bir gemi yolcuğu yapacağım. Umarım batmaz.:)
BATIK BİR GEMİ:)

26.01.2011
Bugün bir yığın para bayılıp bir tur aldım. Penguen adasına gideceğim. Öğlenden sonra 1.5 Saat otobüsle Harberton çiftliğine gidiyoruz. Oradan bir botla penguenlerin adasına. İnanılmaz bir görüntü. Her taraf penguen dolu. İki çeşit penguen var . Bir cins kavuniçi ayaklı onlardan 24 çift var diğerleri bütün adayı kaplamış . 3000 çift ve ayrıca yavrular . Yavrular tüylerini dökene kadar denize giremiyorlar, anneleri ve babaları onları besliyor. Baba penguen önden gelip yuvayı yapıyor. Arkadan gelen kadınlar adam için mücadele ediyorlar. Hayatın her alanı böyle mi ne? Dünyada 17 çeşit penguen varmış. Kanatlarını açıp arkaya doğru yaslanarak paytak paytak yürüyorlar. Bir kısmı yüzünü güneşe dönmüş biz çok yavaş hareket ediyoruz onları ürkütmemek için. Denizde de yüzerken aynı ördeği andırıyorlar.
BU BOTLA ADAYA GİDİYORUZ
BİR ADA DOLUSU PENGUEN


Bu adaya neden geldikleri bilinmiyor ama bütün ada penguen dolu. Kavuniçi ayaklar evlerini taşların olduğu yere yapıyor, diğerleri kumların içine. Kış gelince kuzeye gidiyorlar. İnanılmaz keyifli . Ayaklarımız altında yürüyorlar. Poz veriyorlar. Güneşe yüzlerini dönüyorlar. Çok şekerler . Iyi ki gelmişim diyorum. Böyle bir şey insan hayatında bir kere görebilir herhalde.
PENGUEN AİLESİ ANNELERİ ÇOCUKLARIN TÜYLERİNİ TEMİZLİYOR
YAVRU PENGUENLERİN TÜYLERİ TAM DÖKÜLMEMİŞ

Akşam üstü yemekten sonra şarabımızı alıp Feyyazla deniz kıyısında dolanıyoruz.Hava saat 11 gibi kararıyor.Yani burası beyaz geceler gibi.

GECE GEÇ KARARIYOR FEYYAZ LA SOKAKALRDA ŞARAP İÇEREK DOLANIYORUZ

Akşam hostelde oda arkadaşım Lily ile tanışıyorum.Güney Koreli,editör ve 6 ay Güney Amerikada gezecek. Çok keyifli bir sohbet ediyoruz. Bize iki şili’li çocuk da katılıyor. Turizm okuyorlarmış stajlarını Antarktikaya giden gemide yapacaklarmış. Onları öldürüp yerlerine geçip biz nasıl geçeriz diye çeşitli planlar yapıyoruz. Antarktikaya gidiş gemiyle11 gün sürüyor, 10 gün de orada tatil yapıyorsunuz 4000 dolar bayılıp dönüyorsunuz.
LİLY,FEYYAZ VE BEN HOSTELİMİZİN ÖNÜNDE

27.01.2011
Bu sabah Feyyaz’la buluşuyoruz. Ve buradaki meşhur Martial buzuluna doğru yola çıkıyoruz. 7 km ama yokuş. Laflıyarak çıkıyoruz. Yolda bizim hostelde olan Brezilyalı iki kızla karşılayoruz. Hem de Rio de Jenario’dan. Onlar da bize katılıyorlar. Tepeye tırmanıyoruz.

BUZUL YOLUNDA ÜÇ GÜZEL
BUZUL FATİHİ

Bizim Brezilalılar karı görünce çıldırıyorlar. Hava çok soğuk. Buzul diye en önemli aktiviteyi sunuyorlar ya. Nursencim bizim Ergisu ‘daki buzulun biraz büyüyü.bknz fotolar. Onları orada bırakıp biz dönüyoruz. Ağaçlar arasından yürüyüp hostele geliyoruz. Yemek yapıyoruz. Bonfile,salata,mantı ve şarap. İngilizler var Antartikaya gidiyorlar. Onları da öldürsek mi diye düşünüyoruz. Yahu her şey güzel. Ben bu gezme işini artık bırakıp bir yelkenli almak istiyordum ama galiba gezmeye devam edeceğim.
28.01.2011
Bugün kendime tatil verdim. Oturma yeri çok güzel manzaralı bir hostele geçtim. Sabah okyanus kıyısına yürüdüm ve And dağlarına selam verdim. Ushuaia’nın evleri çok şirin. Genelde küçük ve renkli.burası 6 ay arkla kaplı olduğu için herhalde insanlar evleri cart sarı,mor,yeşil gibi boyamışlar.

MAVİ KÜÇÜK EV
Hostelde internet bağlantısı bir türlü sağlanamadı. Öğleden sonra Puerto Natales de rehberlik yapan Cemle buluştuk. Gezim ile ilgili bir yığın fikir aldım.
BAŞI BULUTLU AND DAĞLARI

Akşam hostelin salonunda çok güzel vakit geçirdik. Arjantinli 2 portekizce hocasıyla biraz İspanyolca konuştum. Lily şarap kraker ve sucuk getirdi. Feyyaz da gelince ekip tamam oldu. Bir de Amerikalı iki kardeş bize katıldı. Onlar gemiyle en uçtaki adaya gidip üç gün orada kaldıktan sonra gemiyle Puerto Arenas’a geçeceklermiş. Pahalı ama ilginç bir gezi yapıyorlar. Birisi gitar taşıyor ama çalmıyor. Ben çal falan deyince aynı odada kaldığımız için yatağımın başına gelip çalmaya söz veriyor ama nerdddeeeee. Bu Amerikalılara güvenilmez zaten. Velhasıl bütün akşam ye, iç,kıkırda fıkırda geçti.
29.01.2011
Şu anda havaalanında El Calafateye gidecek uçağı bekliyorum.

1 yorum:

sibel dedi ki...

heeey kıskançlıktan geberiyorum

sibel